Daha gençken, öğrenciyken, aşıkken, birine gönül düşürünce “açılmak durumu” devreye girerdi.
Herşey apaçık ortadayken açılırdın.. günlerce karnın sancırdı, başın ağrırdı, için pırpır ederdi.. açılmak zor işti..
Nahit Ulvi Akgün’ün nefis şiiri yetişirdi:
Bir şey var aramızda
Senin bakışından belli
Benim yanan yüzümde
Dalıveriyoruz arada bir
İkimiz de aynı şeyi düşünüyoruz belki
Gülüşerek başlıyoruz söze
Bir şey var aramızda
Onu buldukça kaybediyoruz isteyerek
Fakat ne kadar saklasak nafile
bir şey var aramızda
Senin gözünde ışıldıyor
Benim dilimin ucunda
Gençken şiirlerle aşk ilan ediyor, açılıyorduk..
Sonu şiir gibi bitmese de şiirden medet umuyorduk gönül sancımıza
Biz açılmak diyorduk, şimdi çıkma deniyor..
Çıkma durumu için şiir var mıdır bilemiyorum,
Modası geçmiş bir durum şimdi açılmak, ancak karşılık görsün görmesin gizli ve masum bi varolma hali vardı açılmakta…
Çıkmak daha farklı bir şey…
Açılmakta yatay bir çıkma
Çıkmada dikey bi açılmak vardır… belki de, her ikisi de aynı kapıya çıkıyordur kim bilir… herkesin gönül hizasında
Herkes kalbi ve hayalgücü kadar seviyor, açılıyor ya da çıkıyor…
Sonuçta fazla açılınca boğuluyorsun, çok çıkınca düşüyorsun bir gün..
Ama hep bu müthiş duygu hatırına bitmiyor macera:
şimdi
bir şey var aramızda
senin gözlerinde ışıldıyor
benim dilimin ucunda…